Bilirkişi raporunu gerekçe gösteren mahkeme, antimon ocağının yüzey ve yeraltı sularını olumsuz etkileme potansiyeli bulunduğuna, kütlesel toz emisyonlarının eksik hesaplanmış olmasının ocağın çevre üzerinde oluşturacağı etkilerin öngörülmesine olanak sağlamadığına dikkat çekti.

‘HAVA KİRLİLİĞİ YÖNETMELİĞİNE UYGUN DEĞİL'

'Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği' açısından uygunsuzluk içermesi, Evrenli içme suyu sondajının memba tarafında kalan tesisin asit maden drenajı risklerinin değerlendirilmemiş olmaması, madencilik faaliyetleri sonucu ormansızlaştırılma nedeniyle yağışların yüzeysel akışa geçerek yeraltı suyunun fakirleşmesine, su kalitesi ve miktarının bozulmasına neden olabileceği vurgulandı.

'EKOSİSTEMİN BOZULMASINA NEDEN OLUR'

Maden faaliyetinin öncelikle habitatın doğrudan kaybı, bozulması ve parçalanması nedeniyle ekosistemin bozulmasına neden olacağı, faaliyetin bölgenin flora, fauna ve biyolojik çeşitliliği üzerinde olumsuz etki yaratacağı dile getirildi.