YKS SINAVLARINA GİRECEK ÖĞRENCİLERE DOÇ. DR. YÜCEL NAMAL’ DAN TAVSİYELER

Her sene yapılan, Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YKS) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT) bu hafta sonu 18-19 Haziran 2022 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Milyonlarca gencin heyecan ve kaygıyla beklediği maraton, 18 Haziran günü 10:15’te başlayacak. Peki bu maratonun kaygı ve heyecanıyla nasıl baş etmeli, sınavın başarıyla tamamlanması için nelere dikkat etmeli? Tüm öğrencileri ve velileri ilgilendiren bu soruların cevabını almak üzere, eğitim camiasının değerli hocalarından bölgemizden yetişen Akademisyen Doç. Dr. Yücel NAMAL ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

SINAV KAYGISI NEDİR?

Doç. Dr. NAMAL: Her şeyden önce kaygı, tehlike veya talihsizlik korkusunun tetiklediği duygu durumu olarak tanımlanabilir. Özellikle belirsizliğin olduğu durumlarda gerçekleşen kaygı, sınav gibi belirli bir durumun özelinde korkuya dönüşmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok gencin geleceğini belirleyen sınavlar vardır. Bu yapılan sınavların gelecekteki yaşamları etkileyen kuvvette oluşu nedeniyle kaçınılmaz olarak sınav kaygısı dediğimiz, özel bir korku haline dönüşmektedir. Sınav kaygısının başlıca nedenleri olarak şunları sıralayabiliriz:

- Sınavdan önce yeterli hazırlık yapılmaması, son ana bırakılması, öğrenilmesi gereken konuların yetiştirilememesi gibi sınavın içeriğine dönük yetersizlik duygusunun tetiklediği sınav kaygısı,

-  Düzensiz beslenme, düzenli uykunun olmaması gibi fizyolojik ihtiyaçları karşılamamanın getirmiş olduğu sınav kaygısı,

- Olumsuz düşünceler diyebileceğimiz öğrenilmiş çaresizlik, korku ve başarısız olma endişesi, “başaramayacağım” düşüncesi ve

-  Tutarsız, beklentisi yüksek, reddedici ve küçümseyici ebeveyn tutumları,

Sınav kaygısını etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

SINAVA GİRECEK BİREY NELER HİSSEDER? 

 Doç. Dr. NAMAL: Sınavdan beklentisine göre değişecek bir his tanımı olsa da, genel anlamıyla hissiyatı başarı ve başarısızlık üzerinden şekillenir. Sorumluluk işlemiyle ilerleyecek olursak, sınava girecek bireylerin çoğu kendisini ailesine borçlu hisseder ve kendisinden şüphe etmeye başlar: ‘’Çalışıyorum ama ya başaramazsam?’’ gibi düşünceye girebilir. Bu düşünce verimsiz bir döngüye sebep olduğunu fark ettiği anda birey zihnindeki koşullanmadan kurtularak hedefine odaklanması şarttır. Bu ciddi ve gerekli bir adımdır. Gerekirse uzman desteğiyle ilerlenmelidir. Odaklanmanın yanı sıra düzenli çalışmanın da eşlik ettiği bir hazırlık süreci, sınavın başarıyla geçmesini sağlayacaktır. Sınava girecek birey için ‘’AİLE ‘’ çok önemlidir. Aile bireyleri kendi korku ve kaygılarını bireye yansıtmamalıdır. Anne-baba, sınava girecek bireye baskı yapmamalıdır. Bireye onu değerli ve özgüvenli htirecek şeyler söylemeli ve onu rahatlatmalıdır. Aile, bireyin her ne olursa olsun yanında olduğunu belli etmelidir.

ÖĞRENCİNİN SINAV KAYGISI OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

Doç. Dr. NAMAL: Fizyolojik belirtileri; başarısızlık korkusu, kendini yetersiz ve değersiz hme, uyku düzeninde bozulmalar olarak görülür. Psikolojik belirtileri ise; tedirginlik, endişe, sıkıntı, huzursuzluk, dikkat ve odaklanmada bozulma, çalışmaya isteksizlik, başarısızlık korkusu, mide bulantısı ve kusma, kalp çarpıntıları, terleme, uykusuzluk ve iştahsızlık, dikkat ve odaklanma sorunları olarak sıralanmaktadır. Eğer bu belirtilerden bir veya birden fazla varsa uzmandan yardım alınmalı ve bireye destek çıkılmalıdır.

SINAV KAYGISI NASIL YENİLİR?

Doç. Dr. NAMAL: Aslında “Sınav kaygısını yenmek” doğru bir ifade değildir. Çünkü kaygı yaşamsal bir faaliyeti doğurur. Eğer bir konuda hiç kaygı duymuyorsanız, o konuyu önemsemiyorsunuz demektir ve motive olmanız da mümkün değildir. Normal düzeydeki bir kaygı, istek duyma, karar alma ve alınan kararlar doğrultusunda enerji üretme ve üretilen bu enerjiyi kullanarak performansın yükseltilmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle kaygıyla başa çıkmaya çalışırken, kaygıyı ortadan kaldırmak yerine, kontrol edilebilir bir seviyeye çekmeye çalışın. Burada amaç kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil, yaşanan kaygıyı belli bir düzeyde tutmaktır. Kaygıyı belli bir düzeyde tutmak için şunları uygulanabilir:

- Sınav öncesinde sizi mutlu edecek sevdiğiniz yararlı besinler tüketmek,

- Sınav konusunda olumsuz düşünceler yoğunsa spor yaparak odağı değiştirmeye çalışmak,

- Uyku düzenli olmalı, günlük 7-8 saat uyuma konusunda birey kendini programlamalı,

- Sevilen kişilerle ders harici zamanlarda iletişim kurmak ve onlarla vakit geçirmek,

- Motivasyon sağlayıcı hobiler varsa kesinlikle yapılmalı,

- Çalışmayı son günlere bırakmamaya özen göstermeli.

 ÖĞRENCİ SINAVA GİRMEDEN ÖNCE NE YAPMALIDIR?

Doç. Dr. NAMAL: Öğrenci sınavdan bir gün önce ders çalışmayı bırakmalı ve dinlenmelidir. Sınavın öncesindeki gece, rutinine uygun biçimde iyi bir uyku alması gereklidir. Ayrıca sınav sabahı da yine rutinine uygun olan beslenme alışkanlığını sürdürerek beslenme konusuna dikkat etmelidir. Sınav günü RUTİN’ den bağımsız bir gün olmamalıdır. Bu durum, bireyin kaygısının yönetilebilir oluşunu destekler.

SINAVDAN ÖNCE BESLENME DÜZENİ NASIL OLMALIDIR?

Doç. Dr. NAMAL:  Daha önce yemediğiniz besinleri tüketmeyin. Ayrıca yüksek şeker ve yağ içeren besinleri de tüketmemelisiniz.

SINAV ESNASINDA NELER YAPILMALIDIR?

Doç. Dr. NAMAL: Sınav esnasında birey olabildiğince sakin kalmalıdır. Aksi halde bildiği konuları unutabilir, yanlış kodlama yapabilir, zamanı yetiştiremeyebilir ve bunun gibi daha birçok olumsuzluk yaşayabilir. O yüzden dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, heyecan ve kaygının doğru bir şekilde kontrol edilmesidir. Gözetmenlik ve salon başkanlığı yaptığım onlarca sınavda edindiğim en önemli izlenimlerden biri de bireyin sınav salonunda yerini aldıktan sonra, sınav kitapçıkları dağıtılmadan önce gidermesi gereken tuvalet ihtiyacı konusudur. Çünkü sınav salonunda kitapçık dağıtılırken artık sınıftan çıkamazsın. Bu noktada sırf sınav kaygısını azaltmak noktasında bile tuvaleti olmaksızın tuvalete son kere uğramasının, birey açısından rahatlatıcı bir davranış olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında dikkat edilmesi gerekenler:

- Panik yapılmamalıdır,

- Önce yapabileceğini düşündüğü sorularla başlamalıdır,

- Sorunun istediği/istemediği şeye odaklanmalıdır,

- Etraftaki şeyler (kalem silgi vb.)  ile dikkat dağıtılmamalıdır.

Anne-Baba’nın tutumlarının etkisi nedir?

Doç. Dr. NAMAL: Anne babanın, çocuğunun gireceği önemli bir sınava ilişkin yaşadığı yüksek kaygı ve stres düzeyi çocuğun sınav başarısını olumsuz etkilemektedir! Öyle ki çocukları bırakıp ebeveynler ile çalıştığımızda ve onların sınava yönelik kaygılarını azaltma seminerleri uyguladığımızda, sonuçlar çocukların sınav performansını olumlu etkiliyor. O halde kaygı düzeyinizi azaltmaya çalışmak gerek sayın veliler! Anne babalar, çocuklarına yönelik olarak sınav sonuç beklentisi ve düşünceleri konusunda tutarsız mesajlar veriyorlar. Bu durum çocukların kaygı düzeyini artırıyor. Şöyle ki çoğu anne baba “yavrum sınav sonucu o kadar da önemli değil, sağlık olsun, olmazsa yine girersin” şeklinde açık ve sözlü bir mesaj verirken aynı zamanda farklı içerikteki konuşmalarda “Bu sınav çok önemli, bunun için biz nelere katlanıyoruz, düşük puan alırsan çok kötü olur!” şeklinde “örtük mesajlar” veriyor! Örtük/gizli mesajlar çocuklar tarafından çok çabuk algılanıyor ve ne yazık ki daha çok kaygı yaratıyor. Bu nedenle sevgili anne babalar, öncelikle çocuğunuzun sınavına yönelik olarak neler düşünüp neler htiğinizi fark edin ve kabul edin. Bu konuda kendinize ve çocuğunuza karşı dürüst ve içten olmaya çalışınız. Aileler sınırlarının farkında olmalıdırlar. Güven ve sorumluluk vermeli, önemsemeli, olumlu geri bildirimde bulunmalıdır. Sınava ilişkin konuşmalarda özenli davranmalı, gerçekçi olmalı, akranlarıyla karşılaştırmaktan kaçınmalıdır. Çocuklar koşulsuz sevilmelidir. Aile bireyleri uygun rol modeli olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun problem çözme davranışları geliştirilmelidir. Anne babalar, çocuklarını iyi tanımalı, çocuklarının neyi başarıp neyi başaramayacağını bilmelidirler. Çocuğun kapasitesinin üzerinde bir beklenti geliştirme, çocukta aşırı kaygıya ve özgüven eksikliğine neden olacaktır.

Sayın Doç. Dr. Yücel NAMAL bizlerle ve gençlerimizle bu kıymetli bilgileri paylaştığınız için çok teşekkür ediyoruz. Umarız bu röportaj, gençlerin sınav stresini üzerlerinden atmalarına bir nebze olsun yardımcı olacaktır. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Doç. Dr. NAMAL: Eğer yukarıda değindiğim yöntemler hem ebeveynler hem de öğrenciler tarafından doğru bir şekilde uygulanırsa, sınav kaygısı ortadan kaldırılabilir. Yönetilebilir sınav kaygısı sayesinde öğrenciler sınavlardan daha iyi notlar almaya başlayacaklardır. Umarız ki sınav kaygısı hakkında sorun yaşanmaz ve gençlerimiz sınavlardan hak ettiği notları alırlar. Sizlerin aracılığıyla bütün adaylara başarılar diliyorum