Zor Olanın Peşinden Gitti Şimdi Kendi Markası Var
Girişimcilik ruhu, azim ile birleşince en imkansız şeylerin bile zamanla başarılacağını gözler önüne seren olaylara bir yenisi Alaşehir'de yaşandı. Çıraklıktan itibaren başladığı bıçakçılık mesleğini kendi markasıyla ürettiği bıçak ile taçlandıran Alaşehirli genç girişimci Yasin Çetin, seri üretim yaparak Alaşehir başta olmak üzere bir çok bölgeye satış yapıyor. Taleplere yetişemeyen genç girişimci Çetin, "Yapacağınız iş veya mesleği inanarak ve severek yaparsanız, zaman içerisinde o alanda en iyi olmanın basamaklarını tek tek çıkmış oluyorsunuz. Babam ile birlikte küçük yaşlarda başladığım bıçakcılık mesleğine artık kendi markamız ile devam ediyoruz. Babam yaklaşık 30 yıldır Alaşehir'de bıçakçılık yapıyor ancak hep başkalarının ürettiği markaları satar ve bilerdik. Şimdilerde ise babam, benim üretmiş olduğum bıçakların satışını yapıyor. Bu durum babamı oldukça gururlandırıyor. Babamın yaşamış olduğu bu mutluluğu gördükçe işlerime çok daha azimli bir şekilde sarılıyorum" dedi.
"Tek hayalim mesleği öğrenebilmekti"
Bıçakçılık mesleği ile ilk okula giderken tanışan ve öğrencilik hayatı boyunca da bulduğu her boşlukta ve hafta sonları babasına yardımcı olmak adına bıçakçılık yapan Yasin Çetin; "O dönemler babama yardımcı olmak için babamla birlikte pazarlara gidiyordum. Babamın el sanatını çok beğeniyordum. Fakat babam sürekli pazarlarda olduğu için ince işçiliği bir türlü öğrenemiyordum. Bir gün okul çıkışı Alaşehir sokaklarında gezinirken bir bıçakçı ilişti gözüme ve selam vererek kendisi ile tanıştım. Tanıştığım bıçak ustası babasından miras kalan bıçakçılık mesleğini devam ettiren ve lakabı "testereci bıçakçı Tuncer usta" olan namlı bir bıçakçı ustasıydı. Bana "buyur evlat sana ne lazım" diye sorduğunda, bu mesleği el sanatını öğrenmek istediğimi dile getirdim ve karşılığında ücret talep etmediğimi söyledim. Önce benim kimlerden olduğumu sorguladı ve okulumu aksatmamak üzere yanında çalışabileceğimi, kendisinin yaşlandığını ve hep hayalinin benim gibi genç ve istekli birine bu mesleği öğretmek olduğunu belirtti. Kendisi yokken dükkanına iyi bir şekilde sahip çıkılması isteğini dile getirdi. Ertesi gün yani Tuncer Usta'nın yanında ilk iş günümde dükkan temizlik işleri ile işe başladım. İlerleyen günlerde ise bıçakların çivisini çakmak gibi işlerle devam ederken gün gün beni makinanın başına oturtarak bıçak bilemeyi öğretti. Beni hiç bir zaman yaptığın olmuyor deyip kırıp rencide etmedi, her seferinde eksikliklerimi ya bir şaka ile anlattı ya da bu şekilde yaparsan daha iyi olur, senin yaptığın belli olur gibisinden hatalarımı düzeltti. Belli bir zaman sonra mesleğimde ustalaştım. İlerleyen süreçte Alaşehir'in ihtiyacı olan ve mevsimi gelen bağların filizini kesim bıçağı imalatına başladık. Ustam beni yanından hiç ayırmadı ve işlerini artık benim müsaitlik durumuma göre ayarlıyordu. Ustamın yanında tüm mesleki bilgi ve becerileri iyi bir şekilde kavradım. Lise eğitimim boyunca ustamın yanında kendimi çok iyi bir şekilde geliştirdim ve maalesef liseyi bitirmeme yakın bir süreçte ustam kansere yenik düşerek hayatını kaybetti. Artık kafamda tek bir şey vardı. Hep hayalini kurduğum kendi işimi kurmak.
Zor olan yolu seçti şimdi kendi markası var
Ustam da vefat edince mirasçısı olan eşi ustamın dükkanındaki kullandığı makinalar ile birlikte bıçak, testere gibi ürünleri satacağını öğrendim. Babamın desteği ile ustamdan kalan makineleri alarak ustamla birlikle yaptığımız filiz kesme bıçağını evlimizin kömürlüğünde tek başıma yaptım ve babam da sattı. Bu şekilde ilk defa kendi üretimim ürünler kullanılmaya başlanmış oldu. Daha sonra üniversite sınavını kazandım ve yeni bir sürece yelken açtım. Denizli Pamukkale Üniversitesi Elektrik ile ilgili bir bölüm okuyacaktım. Ailemin maddi durumu iyi olmadığı için onlardan fazla para isteyemiyordum. Bu yüzden burada kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu. Vefat eden Tuncer Ustam ile birlikte Denizli'ye bıçak almaya geldiğimiz günler geldi aklıma. Bir bıçakçı bularak yanında çalışma fikri ile bir sabah erkenden yola çıktım. Sora sora Denizli'nin tarihi çarşısı kale içine geldim ve burada ilk gördüğüm bıçakçıya iş başvurusunda bulundum. Elimin becerikliliğini gördüler ve beni hemen işe aldılar. Bıçakçı dükkanında çalışmaya başladım ve çalıştıkça ustalaştım. Artık bıçak imalatını baştan sona bilir hale geldim. Bu süreçte 2 yılım geçmişti ve okuldan mezun oldum. Denizli'yi çok sevmiştim. Çalıştığım yerdeki ustam da okul bitiminde memleketim Alasehir'e dönmeme izin vermedi. Askere gidene kadar burada çalışmaya devam ettim. Askerden döndüğümde ise ustamın emekli olduğunu ve başka bir şehre taşındığını duydum. Dükkanı ise kiraya vereceğini öğrendim. Artık zamanı gelmişti. Kendi markamı, kendi bıçaklarımı üretmeliydim. Babamın desteği ile dükkanı biz tuttuk ve Alaşehir'deki rahmetli Tuncer Ustamdan kalan makineleri buraya getirerek üretime başladım. O dönemden beri kendi markam ile ürünler üretiyorum ve babam da Alaşehir'deki dükkanında bunları satıyor" ifadelerini kullandı.